Omuz Haftada Kaç Gün Çalışılmalı? Antropolojik Bir Bakışla Gücün, Ritüelin ve Kimliğin Anatomisi Bir antropolog olarak farklı toplumların bedenle kurduğu ilişkiyi anlamaya çalışırken, “omuz” gibi bir kavram bile başlı başına bir kültürel sembole dönüşür. Bir köyde yük taşıyan kadının omzu ile bir sporcunun kaslı omzu, ya da bir yöneticinin “omuzlarına yüklenen sorumluluklar” arasında hem biyolojik hem de toplumsal anlamda derin bağlantılar vardır. Dolayısıyla, “Omuz haftada kaç gün çalışılmalı?” sorusu yalnızca fiziksel bir antrenman planının değil, aynı zamanda insanın kültürel kimliğiyle kurduğu ilişkinin de bir yansımasıdır. Omuz: Gücün ve Dayanıklılığın Evrensel Sembolü Antropolojik açıdan bakıldığında omuz, sadece kas gruplarının bir bileşimi…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Mimetik Arzu Nedir? İnsan İhtiyaçlarının Derinliklerine Yolculuk Hepimiz hayatımızda bir şeylere arzuluyoruz. Bir telefon, yeni bir araba, belki de daha iyi bir iş. Peki, bu arzularımız ne kadar “bizim” arzularımız? Çoğu zaman, istediğimiz şeylerin aslında başkalarının etkisiyle şekillendiğini hiç düşündünüz mü? Mimetik arzu tam olarak bunu anlatıyor. Hayatımızdaki isteklerin ve arzuların, başkalarının arzu ettiği şeylere ne kadar yakın olduğuna dair düşündüren bir kavram. Hadi, bu ilginç ve bazen kafa karıştırıcı konuya bir göz atalım ve bu arzuların nasıl şekillendiğini birlikte keşfedelim. Mimetik Arzu Nedir? Mimetik arzu, Fransız filozof René Girard’ın ortaya attığı bir kavramdır. Girard, insanların arzularının büyük ölçüde taklit…
Yorum BırakBir gün, Sara ve Ahmet, uzun zamandır bir araya gelmek istedikleri eski arkadaşlarıyla bir kafede buluştular. Sara, meslek hayatında yeni bir döneme geçiş yapmıştı; ofis ortamının rutinlerinden bıkmış, uzaktan çalışmayı daha verimli bulmaya başlamıştı. Ahmet ise eski düzenini korumaktan yana biriydi; işler her zamanki gibi ofiste, yüz yüze yapılmalıydı. Bir kahve molasında, konuşmaları doğal bir şekilde iş hayatlarının son dönemdeki değişimlerine geldi. “Gerçekten evden çalışmak seni mutlu ediyor mu?” diye sordu Ahmet, şüpheyle. Sara gülümsedi. “Bazen evde olmanın huzurunu seviyorum, ama bir yandan da ofisin havasını, insanları özlüyorum. Bunu, hibrit bir ortamda daha rahat bir şekilde çözebileceğimi fark ettim.” Ahmet…
Yorum BırakKuta Ne Anlama Gelir? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüyle Kültürel Anlamlar Üzerine Derinlemesine Bir Bakış Öğrenme Süreci ve Kültürel Bağlam: Bir Eğitimci Perspektifi Eğitim, sadece bir bilgi aktarım süreci değildir. Gerçek öğrenme, bireylerin çevrelerini, kültürel kimliklerini ve toplumsal yapıları nasıl anlamlandırdığını içerir. Dil, kültür, gelenek ve değerler bir araya geldiğinde, her kelime ve terim yeni bir anlam katmanı oluşturur. “Kuta” kelimesi de bu anlamlardan biriyle ilişkilidir. Bu yazıda, “kuta”nın anlamını keşfederken, dilsel ve kültürel bağlamını nasıl derinleştirebileceğimizi inceleyeceğiz. Bireylerin öğrenme süreçlerinde, kelimeler sadece iletişimi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal kimliklerini, değerlerini ve dünya görüşlerini şekillendirir. Kuta kelimesi, farklı toplumlarda ve kültürlerde nasıl…
Yorum BırakCibali Karakolu Hangi Dilden Çevrildi? Bir Hikâye Anlatımı Bir gün, eski bir karakolun taş duvarlarının gölgesinde, sessizliğe bürünmüş bir hikâye doğdu. Hikâye öylesine derin, öylesine anlamlıydı ki, zamanla ona herkesin hayatında bir yer bulması gerekti. Cibali Karakolu, sadece bir kitaptan daha fazlasıydı; bir dönemin, bir şehrin, bir toplumun aynasıydı. Ve o kitabın nasıl var olduğu, hangi dilden çevrildiği sorusu, belki de onun kalbinde saklı olan en büyük sırları çözmenin anahtarıydı. Bu yazı, o gizemi ortaya çıkarmak için bir yolculuk. Peki, Cibali Karakolu gerçekten hangi dilden çevrildi? Gelin, bu sorunun ardındaki öyküyü birlikte keşfedelim. Erkeklerin Çözüm Odaklı Bakışı: Dilin ve Kitabın…
Yorum BırakKağızman Hangi Yöre? Bir Filozofik Bakış Bir Filozofun Bakış Açısıyla: Coğrafyanın Gerçekliği Filozoflar, varoluşun, bilginin ve ahlakın doğasını tartışırken, bir yeri, bir insanı veya bir kültürü anlamak da aynı derecede derinlikli bir meseledir. Kağızman, sadece bir coğrafi yer değil; aynı zamanda bu bölgenin tarihsel, kültürel ve ontolojik kimliğini anlamak için bir sorgulama alanıdır. “Kağızman hangi yöre?” sorusu, düz bir coğrafi tanımlamadan daha fazlasını arayan bir soru olabilir. Bu soruyu sormak, hem epistemolojik (bilgi kuramı) hem de etik (ahlak felsefesi) bir bakış açısıyla ele alınması gereken bir sorgulama sürecidir. Çünkü Kağızman, bir yere ait olmanın çok ötesinde, kimlik ve aitlik duygularının…
Yorum BırakAntalya 3. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Usta Birliği Nereye Gönderiyor? – Eleştirel Bir Bakışla Bir Tartışma “Gerçekten bu birlik nereye gönderiliyor?” diye sormadan duramadım. Çünkü bir vatandaş olarak, “eğitim tugayı” adı altında toplanan askerlerin sonrasında nasıl bir muameleye tabi tutulduğu; hangi görevlerle, hangi saiklerle yola çıkarıldıkları — bu soru cevap bekliyor. Gelin, 3. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı (Ankara değil, Antalya’da konuşlu olanı) özelinde bu soruyu birlikte tartışalım. 3. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı — Ne olduğu gerçeği 3. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı, Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde, Topçular Mahallesi’nde, General Niyazi Çelik Kışlası’nda konuşlanmış bir askeri eğitim birimidir. ([Vikipedi][1]) Bu tugay; acemi erlerin,…
Yorum BırakKanada Hangi Ülkeden Ayrıldı? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir İnceleme Siyaset bilimi, güç ilişkilerinin, toplumsal düzenin ve iktidarın nasıl şekillendiğini anlamaya yönelik derin bir düşünsel süreçtir. Her toplumun tarihi, toplumsal yapısının ve yönetim biçimlerinin, iktidar ilişkileriyle iç içe geçmiş karmaşık bir dokudur. Bir ulusun bağımsızlık mücadelesi, sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda toplumsal düzenin, ideolojilerin ve vatandaşlık anlayışının yeniden şekillendiği bir dönemeçtir. Kanada’nın tarihi de, tam olarak bu karmaşık güç dinamiklerinin bir örneğidir. Peki, Kanada, hangi ülkeden ayrıldı? Bu ayrılış yalnızca bir ulusun doğuşu mu, yoksa daha derin güç ilişkileri ve toplumsal değişimlerin bir sonucu muydu? Kanada’nın Ayrılığı: Güç İlişkileri…
Yorum BırakKanaat Sahibi Olmak Nedir? Siyaset Bilimi Perspektifinden Derinlemesine Bir İnceleme Toplumları anlamak, onların nasıl işlediğini kavrayabilmek için, insanların düşünsel süreçlerine, karar alma mekanizmalarına ve bu mekanizmaların güçle nasıl şekillendiğine odaklanmak gerekir. Siyaset bilimi, güç ilişkilerini, ideolojik yapıları ve toplumdaki aktörlerin birbirleriyle olan etkileşimlerini inceleyerek, bu kararların nasıl verildiğini araştırır. İnsanların kanaat sahibi olması, bu güç ilişkilerinin tam ortasında yer alır. Kanaat sahibi olmak, sadece bir düşünceyi savunmak değil, aynı zamanda bu düşüncenin toplumsal ve politik anlamda nasıl şekillendiğini anlamaktır. Peki, kanaat sahibi olmanın toplumsal düzen ve güç ilişkileri üzerindeki etkisi nedir? Bu yazıda, kanaat sahibi olmanın iktidar, kurumlar, ideoloji ve…
Yorum BırakKamburluk Kendiliğinden Geçer Mi? Felsefi Bir Deneme Felsefe, her şeyin varlık ve anlamını sorgulayan bir disiplindir, ve insan bedeninin şekli de bu anlam arayışına dahil olabilir. Kamburluk, sadece fiziksel bir bozukluktan ibaret değil, aynı zamanda insanın varoluşunun, yaşamın anlamını ve çevresiyle olan ilişkisini de yansıtan bir durumdur. Felsefi bir bakış açısıyla, “Kamburluk kendiliğinden geçer mi?” sorusu, yalnızca bedenin fizyolojik durumu değil, insanın içsel dünyası, etik sorumlulukları ve varoluşsal sorgulamalarını da beraberinde getirir. Bu yazı, kamburluğun yalnızca fiziksel bir durum olmadığını, aynı zamanda epistemolojik, etik ve ontolojik boyutlarıyla ele alacak ve felsefi bir mercekle bu soruyu inceleyecektir. Epistemoloji: Bedenin Bilgisi ve…
Yorum Bırak